Fotoğrafım
Antalya, 05323611890 masafak@gmail.com, Türkiye

MİRİNGOSTAPEDİOPEKSİ: BU DOĞAL BİR TİP III TİMPANOPLASTİ MİDİR?

GİRİŞ

Timpanik membran (TM) retraksiyonları kulak zarının mediale olan yer değiştirmesine, zarın kemiçikliklerle olan ilişkisine, kemikçiklerdeki erezyona ve promontoryuma olan adezyonuna göre sınıflanmaktadır. Kronik otitleri

Timpanik membran perforasyonuyla giden kronik otitlerde otoskopik bulgular ve iletim tipi işitme kayıpları arasında korelasyon bulunurken, TM retraksiyonlarındaki işitme kayıpları minimal olabilmektedir. İnkusun ciddi erezyonlarında dahi işitme kaybı açısından asemptomatik olan olgular nadir değildir. Mill ve ark. (J Laryngol Otol 1991) 77 retraksiyon olgusunun %48'nin septomatik olduğunu ve en sık semtomların otalji ve otore olduğunu rapor etmişlerdir.

Costa ve ark.(2000) TM posterosuperior kadran retraksiyonlarında nadiren inkus uzun kolunun defektli olmasıyla zarın doğrudan stapese arada kolesteatom vb bir element olmadan yapışmasıyla DOĞAL MİRİNGOSTAPEDİOPEKSİ görülebilmektedir. Bu durum Tip III Timpanoplastiyle yapılan fizyolojiye çok benzerlik göstermektedir.

 

MATERYAL METOD

Ağustos 200-Şubat 2011 döneminde miringostapediopeksi derecesinde MT retraksiyonu olan olgular çılışmaya alındı. Daha önce kulak cerrahisi geçirenler (tüp takılanlar hariç), MT üzerinde debris birikenler, perfore zarlar ve akıntılı kulaklar çalışma dışında kaldı. 

Hastaların 250-8000 Hz arası hava yolları, 500-4000 Hz arası kemik yolları, 500-4000 Hz arası ABG değerleri, 500-2000 Hz arası PTA ve ortalama ABG değerleri hesaplandı. ABG değeri 25 dB ve üzerinde olanlar ciddi ITIK olarak, kemik yolu 25 dB'in üzerinde olan değerler SNIK olarak tanımlandı.

Olgular 0-18 yaş arası pediatrik (20 olgu), 19 ve üzeri erişkin (27 olgu) olarak gruplandı.

 

SONUÇLAR

Toplam 1169 olgunun 46'sında (1 olguda bilateral) 47 kulakta miringostapediopeksi halinde MT retraksiyonu vardı. Çocuk ve erişkinlerin cinsiyet dağılımları benzerdi (%53-%57). Frekanslara göre (500-4000 Hz) ortalama ABG değerleri 14-21 dB arasında değişiyordu. Tüm olguların %53'ünde ortalama ABG değeri 25 dB ve altındaydı. 2000-3000 Hz için 25 dB ve altında ABG değeri %87 ve %91 idi. 

Erişkinlerin %30'unda SNIK vardı, çocuklarda yoktu. Kemik yolu eşikleri 25 dB ve altında olması %65-81 arasında ve en iyi eşikler 1000 ve 2000 Hz olarak %81 bulundu. 

Gruplar arası ABG karşılaştırması istatistiksel olarak anlamlı değildi.

 

TARTIŞMA

Timpanoplasti operasyonunun amacı kuru ve emniyetli bir orta kulak elde etmek ve iletim fizyolojisini kurmaktır. TM retraksiyonları ile işitme kaybının derecesi arasında korelasyonun olduğuna dair çalışmalar vardır. Sade ve Berco'nun çalışmasında (1976) ortalama işitme kaybı 27,3 dB bulunmuş. Bu çalışmada ise miringostapediopeksi durumundaki TM retraksiyonlarında ortalama işitme seviyesi sadece 18,5 dB bulunmuştur.

TM retraksiyonunun erken dönemlerinde flaksid hale gelen zar inkusa, stapese veya her ikisine birden yapışır ve bu durum doğalbir kolumella haline dönüşür. Tip III ossiküloplastide yapılan iletim fizyolojisine benzer bir durumdur. Bu tip olgularda timpanoplastinin işitme kazancı hedefine gerek yoktur. 

Amerirak akademisinin raporlarına göre timpanoplasti için otolog greftler, teflon, hidroksiapatit, titanyum vb materyallerle yapılan ossiküloplastilerde 20 dB'in altında ABG elde edilmesi TORP tekniğinde %47-87, PORP tekniğinde %50-84 bulunmuştur. Stapesin bulunması işitme başarısında etkili olduğu görülmüştür. 

ITIK durumu yaşlar arasında farklı bulunmazken, SNIK sadece erişkin grupta bulunmuştur. Daha uzun süre patolojiye maruz kalmak, tekrarlı OM atakları, bakteriyel toksinlerle karşılaşma şansının daha çok olması bunun nedeni olarak görülmektedir. 

Bu durumda perforasyonu olmayan, kolesteatomu bulunmayan, 25 dB'in üzerinde ITIK oluşturmayan olguların yakından takibi ve işitme problemleri için işitme cihazının ilk etapta önerilmesi anlamlı olabilir.

 

KAYNAK

Schmidt VB, Costa SS, Rosito LPS, Canali I, Seaimen FA. Otology & Neurotology 2012;34:79-82.


--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90

http://masafak.tripod.com
 

TONSİLLEKTOMİ AĞRISI TEDAVİSİNDE ANALJEZİNİN EMG İLE TESPİTİ

GİRİŞ

Ağrı subjektif bir duygudur ve VAS gibi anketlerle ölüçülmektedir.
1686 yılında dekapite kurbağalarda ağrılı uyarana karşı refleks kas aktivitelerinin gözlemlenmesinden beri ağrının objektif bulguları üzerinde çalışılmaktadır. Bu açıdan vital bulgulardaki değişimler, terleme reaksiyonları gibi bulgular bilinmektedir. 
Tonsillektomi sonrası odinofaji ağrı tedavsi için bir model olarak kullanılmıştır. Ayrıca yutmanın faringeal fazı çok karmaşık bir refleks mekanizmadır. Acaba ağrı ile uyarılan kas reaksiyonları EMG ile kaydedilip objektif bir bulgu olarak kullanılabilir mi?

MATERYAL METOD

Tonsillektomi geçiren 60 olgu randomuze olarak 2 gruba ayrılmıştır. Gruplardan birine analjezik tedavi (oxycodone) ve plasebo uygulanmış. Grupların hasta sayıları, cinsiyet ve yaş dağılımları benzer oluşmuştur.
Tonsillektomi sonrası 16-24 saat sonra VAS ile subjektif ağrı derecesi ölçülmüş. VAS öncesi 6 saatte analjezik tedavi verilmemiş. Postoperatif 16 saat sonra 7 saat süreyle analjezik ve SF iv uyglunmaş ve bu tedavinin 10 dk öncesinde ve 30 dk sonrasında EMG kayıtları yapılmıştır.

EMG ÖLÇÜMLERİ

EMG kayıtları Masseter, submandibuler-submental, laringeal strep kaslar ve kontrol olarak trapez kas üzerinden yapılmıştır. Kayıtlar önce istirahat halinde alınımış, daha sonra 3 kez tek yutkunma (16,5 ml su) ve bir kez içme hareketi (100 ml su) sırasında tekrarlanmıtır. 
Kasların hareketleri bir taraftan vizüel olarak gözlemlenmiş, kasılma hareketlerinin süresi ve kas aktivitelerin amplitüdleri ölçülmüştür.

SONUÇLAR

Tonsillektomi sonrası yutma sırasındaki kas hareketlerinde belirgin baskılanma görülmüştür. 
VAS değerleri analjezik grubunda anlamlı olarak düşerken, plasebo grubunda değişim göstermemiştir.
Kasılma süreleri yutma ve içme için analjezik ve plasebo grubunda değişim göstermemiştir.
Amplitüd değerleri yutma ve içme için analjezik grubunda masseter ve laringeal strep kaslarda azalma göstermiş, plasebo grubunda değişmemiştir. 
Trapez kas aktivitesi hem yutma, hem içme sırasında, hem analjezik, hem plasebo grubunda azalma göstermiştir.
Gruplar arasındaki değişim incelendiğinde analjezik grubundaki amplitüd kısalmaları plasebo grubuna göre anlamlı oranda daha fazla bulunmuştur.

SONUÇ



EMG kayıtları ile ağrılı uyarana bağlı kas aktivitelerindeki değişimler kalitatif ve kantitatif olarak ölçülebilmektedir.

KAYNAK
Vaiman M, Krokovski D. Clin J Pain 2012; 28: 143-8.

Prof.Dr. Mustafa Asım Şafak
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90

http://masafak.tripod.com